Cunda’da deniz… Eylül bitmeden

 

Denizi bazen karpuz kokar hani… Onu özlersiniz.  Son kez yüzersiniz ayrılırken denizden ama son kez bir türlü bitmez.  Sadece çocuklara değil, bana da bitmez, bitmek istemez.

Daha çok koyları severim, şöyle göl gibi sakin, adalar, kıvrımlı koylar, kayalık kıyılar… upuzun, bitmek bilmeyen sahilleri değil. Takıp gözlüğü, snorkeli denizin  dibini izlemek varken, yüzeyde öylece yüzmekten hiç keyif almam doğrusu.

Şehirlerimizde, sahil kasabalarımızda hemen kıyıdan denize girmek mümkün olamıyor maalesef. Kısa vadeli çözümlerle üç tarafı denizlerle çevrili İstanbul’u denizden uzaklaştırdığımız gibi, diğer yerleşim yerlerini de bir bir uzaklaştırıyoruz denizden.

Ayvalık ve Cunda’da da bu durumdan nasibini alıyor. Ayvalık rakı balıkla ilişkilendirilen restoranlarından, önce koyları, kumsalları ve adaları ile bence deniz demek. Ayvalıklılara sorunca Sarmısaklı veya Badavut diyorlar.  Sarmısaklı  en az Patara kadar etkileyici bir kumsal olmakla birlikte derin olmayan denizi ve kumu sevenlere göre . Badavut’un ise kalabalık olma riski var.

Bu nedenle sizler için Cunda’nın koylarından seçim yaptım:

1) Pateriça

2) Ayışığı Koyu (PoroSelene) – Maden Adası

3) Çataltepe

4) Ortunç

5) Ada Kamping

6) Cunda Tekne Turları

ve meraklılarına detaylar da aşağıda.

1) Pateriça : Her zaman bir numaram. Sakin bir koy, göl gibi. Tam bir balık yuvası. Adanın bu bölümü Doğal Park. Ama yine de akla hayale uymayacak, arazi satışları var. 2-3 yıl öncesine kadar hiçbir işletme yokken, son 2 yıldır birkaç işletme buraya el atmış durumda. Cunda’nın girişindeki değirmenin sağında Pateriça tabelasını göreceksiniz. Belli bir yerden sonra yol toprak ama rahatlıkla gidilebiliyor.

Bıyıklı Beach:  Deniz kenarında localar yapılmış. Deniz kum. Dibi temizlenmiş. İsteyenlere iskelede de yeri var.  Arkada çimlendirilmiş bir alanda da keyifle minderle üzerinde uzanabilirsiniz. Güler yüzlü sıcak bir personeli vardı bu yaz.  Öğlen için atıştırmalıklar, yemek ve içecekler uygun.

Kişi başı giriş, loca ücreti ayrı fiyatlandırılmış. Duş ve tuvaletler var.  Aynı zamanda bir motel. Oldukça mütevazi ve küçük, temel gereksinimler karşılanmış gibi gözükmekle birlikte, biraz konfora ihtiyaç var.

Değirmenden belirli saatlerde servisleri var.

Hotel Sobe:  Cunda’da şirin mi şirin düşünülmüş, dizayn edilmiş, zevkle işletilen bir butik otel. Pateriça’da II. Köy de misafirlerinin deniz ihtiyacını düşünüp deniz kenarındaki bir taş evi ve plajını kullanıma açmışlar. Yemekler güzel, güneşlenme alanları da, restoran da aynı zevkle  hazırlanmış. Denizde belirli bir bölüm temizlenmiş. Servisleri var.

2) Ayışığı Koyu (PoroSelene) – Maden Adası (Pyrgos):

Denizden gitmek en rahatı. Ama benim gibi tekne bulamasam da gideceğim boyutuna gelmişseniz, toprak yollara dayanacak altı yüksek bir araba ile de gidilir. Zaten Pateriça yolundan tabelaları izleyerek ayrıldıktan sonra, özellikle hafta sonu birçok kişinin bu tarafta piknik yapmak için tercih ettiğini görüp şaşacaksınız.  Yolun sonuna geldiğinizde Cunda Adası ve Maden Adası arasındaki boğaza geliyorsunuz. Sadece dibi kum denizi seviyorsanız size göre olamayabilir. Bu boğazı en ilginç kılan yanlarından biri de, iki ada arasında doğal bir geçit olması, bazen 70-80 cm bazen de dizlerinize kadar suda yürüyüp Maden Adası’na geçebiliyorsunuz.

Bana bu geçit, Orhaniye’deki Kız Kumunu hatırlatıyor. Google map’den incelediğim kadarıyla benzer bir geçit de Büyük Maden Adası ve Küçük Maden Adası arasında da var. Tarih boyunca bakır ve kurşun madenleri işletilmiş. Tepesinde de uzaklardan bile seçilebilen Poroselene Kulesi var. Adanın antik dönemdeki ismi Pyrgos, Yunancada Kule anlamına geliyormuş. Antik Poroselene kentinin bir parçası olduğu düşünülüyor. Birkaç kazı yapılmış ama henüz kalıntılardan öteye geçilmemiş.

Cunda ve Maden Adası arasında kalan  Poroselene yani Ayışığı Koyu’nu ilginç kılan bir başka konuya ise İngilizce kaynaklarda rastladım. Mitolojide bir çocuk ve onu taşıyan yunusla ilgili hikayeler vardır. Bunlardan bir tanesinin Poroselene koyunda geçtiği belirtiliyor.

Poroselene’deki Yunus: Augustus’un hüküm sürdüğü dönemlerde Baiae ve Puteoli arasında her gün bir erkek çocuğu okuldan eve, evden okula taşıyan bir yunusun yaşadığı rivayet edilir. Poroselene ya da Pordoselene , Strabon’a göre, Midilli (Lesbos) ve anakara arasında bir adadır. (Pausanias’s Description of Greece, 398. sayfa, 24. Satır)

 Aslında antik Yunanistan’da yunusla dost olan ve denizde yunusun sırtında dolaşan  insanların, çocukların öyküleri oldukça fazla. Korinth Boğazında güzel sesi ile yunusları çağıran ve yunusların sırtunda korsanlardan kurtulan Arion’un öyküsü Herodot tarafından anlatılıyor. Arion için anlatılanlara şüphe ile bakan Pausanias, Poroselene’de balıkçılar tarafından yaralanmış bir yunusun bir çocuk tarafından tedavi edildiğini, yunusun minnet duygusuyla çocuk tarafından her çağrıldığında geldiğini ve onu istediği yere götürdüğünü kendi gözleriyle gördüğünü anlatır. (The Greek Myths, Vol.1, Robert Graves)

Aslında Ayvalık için, Cunda için ne büyük şans. Elbette iyice araştırıldıktan sonra, şehrin sembolü haline bile gelebilir. Örneğin Kopenhag‘da Langelinie limanında bir taşın üzerinde oturan, Andersen’in masal kahramanı, Küçük Deniz Kızı heykeli, Danimarka‘nın başkenti Kopenhag‘ın simgesi durumundadır ve her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilmektedir.

3) Çataltepe: Yine Değirmenin sağındaki Pateriça yolunun üzerinde, birkaç yazlık sitenin bulunduğu bir koy. Genel olarak Ayvalık’taki en sıcak deniz bana göre. Taşlık bir giriş sonrasında kumluk, kolay kolay derinleşmeyen güzel bir denizi var.  Sahilde oldukça zengin menüsü ile iki kardeşin işlettiği Burcu Restoran. Şezlong kiralayabiliyorsunuz. Ortalama bir duş ve tuvalet var. Lütfen bayram tatilleri ve kalabalık zamanlar dışında deneyin. Memnun kalacaksınız. Zeytinyağlılar, mezeler ve deniz ürünleri site sakinlerinin yıllardır  gittikleri bu mekandan neden vazgeçemediklerini açıklıyor.

4) Ortunç: Son yıllarda kendini yenileyip, lüks balayı tatilleri sınıfına taşıyan Ortunç, oldum olası güzel ve mavi bayraklı bir koyda yer alır. Gece yıldızları izlemek için eşşiz bir mekan. Ancak 12 yaş altı çocukları almıyorlar. İlk yıllarına Bıyıklı Beach’ten bir adım ötede başlayan Ortunç  kazancın yatırıma döndürüldüğünde göstereceği büyüme ve başarının adeta bir örneği.

5) Ada Kamping: Ortunçtan bir önceki koyda, aile ile gidilebilir, denizi kum, temiz, etrafta ağaçlar, ücret karşılığı şezlonglardan, duşlardan yararlanmak mümkün, restoranı var, iskelesi var. Kalmak isterseniz belli bir konforu yakalamış bungalovları var.

6) Cunda tekne turları: Bu güzellikleri bir de denizden görmek isterseniz ama öyle müzikli, çalgılı, göbek havalı olmayan, buram buram denizin tadına varabileceğiniz türden o zaman Cunda Gezi Tekneleri Derneğinin sayfasını ziyaret etmenizi öneririm. İhtiyacınıza göre daha küçük butik tekneler de önerebiliyorlar.

Sarmısaklı- uzun kumsal, derinleşmeyen deniz, genelde soğuk, ille de Sarmısaklı derseniz  Aytaş Otel’i önerebilirim. Günübirlik kullanıma da açık.

Eylül ve Ekimde Cunda halen sizi bekliyor, hem de çılgın kalabalıklardan uzak, sakin ve huzurlu…